31 Mayıs 2013 Cuma

ANKARA KÖFTE NASIL YAPILIR

MALZEMELER : 300 g dana kıyma, 200 g kuzu kıyma, 2 ad. Yumurta, 3 dilim ekmek içi, yarım maydanoz, 2diş sarımsak, 1 ad. kurusoğan, 50 gr kaşar peyniri, 2 yemek kaşığı köfte baharatı, yeterince karabiber-kırmızı pul biber-tuz    HAZIRLANIŞI :  Soğan maydanoz sarımsak ve kaşar peyniri çok ince olarak doğranır. Doğranan malzemelere kıymalar ve ekmek içi karıştırılıp baharatlarda ilave  edildikten sonra 20 dakika kadar yoğurulur. 2-3 saat dolapta dinlendirildikten sonra ızgarada kızartılır.

ENGİNARLI DİP KÖY EKMEĞİNDE NASIL YAPILIR ?

MALZEMELER : 6 ad.Enginar, yarım limon suyu, 1 litre tavuk suyu, 500 ml su, bir tutam karabiber, 1 çay kaşığı tuz, 40 g tereyağı, 200 ml süt, 30 g un, 1 tutam muskat, 50 g rendelenmiş eski kaşar peyniri, 1 yuvarlak köy ekmeği.   YAPILIŞI :  Enginar, limon suyu, tavuk suyu, su ve karabiberi  bir tencerede birleştirin ve enginarlar tamamen yumuşayıncaya kadar pişirin.Pişmiş enginarları süzdürüp mutfak robotunda püra yapın. Unu ayrı bir tencerede tereyağı ile kavurun. 4-5 dakika orta ateşte pişirdikten sonra sütü ve enginar püresini ilave edin. En son eski kaşar, tuz ve muskatı ilave ederek karıştırın.Püreyi köy ekmeğinin içerisine aktarın ve 180 dereceye ayarlanmış fırında 25 dakika daha pişirip,yanında kızartılmış ekmek dilimleri ile servis yapın.

KIYMALI ENGİNAR FIRINDA NASIL YAPILIR ?

MALZEMELERİ . 10 adet enginar, yarım doğranmış kuru soğan, 500 gr. dana kıyma, 80 g küp şeklinde doğranmış havuç, 75 g bezelye, 70 ml ayçiçek yağı, 1 litre su, 10 g kıyılmış maydanoz, 10 ml limon suyu, 1 tutam tuz, 1 tutam karabiber.  YAPILIŞI  :  Soğanları bir tavada ayçiçek yağında soteleyin.Havuçları ilave edip pişirmeye devam edin.Kıymayı ekleyin ve 10-12 dakika karıştırarak pişirin.Bezelye,tuz, karabiberi ilave edin. Tavayı, kenara alıp maydanozu ilave edip karıştırın. Enginarları su ve limon suyunda 15 dakika haşlayın.Tamamen piştikten sonra fırın tepsisine alın.Kıyma harcını enginarların içine doldurun ve 160 dereceye ısıtılmış fırında 10-15 dakika kızartın .Sıcak servis yapın

ENGİNAR DOLMASI ZEYTİNYAĞLI NASIL YAPILIR ?

MALZEMELERİ : İç harç için : 5g kuş üzümü, 100 g ince dilimlenmiş kuru soğan, 50 g pirinç, 2 çorba kaşığı zeytinyağı, 5 g dolmalık fıstık,  1 tutam tuz, 30ml su, 1 tutam yenibahar, 1 tutam kuru nane,bir tutam tarçın, 1 tutam karabiber,5 g ince kıyılmış maydanoz, 2 çorba kaşığı ayçiçek yağı. Dolmanın malzemeleri: 12 ufak boy enginar, ılık suda bekletilmiş 24 adet asma yaprağı, 60 ml zeytinyağı, 500 ml su, 1 tutam tuz, 1 tutam karabiber, 15 ml limon suyu.   YAPILIŞI :   Pirinci 30 dakika suda bekletin ve süzdürün.Ayçiçek yağı  ve zeytinyağını aynı tavada birleştirin.Dolmalık fıstıkları bu yağda karıştırarak kavurun.Soğanları ilave edin ve çok kısık ateşte bir saat kadar karıştırın.Pirinci ilave edin ve 3-4 dakika karıştırarak kısık ateşte pişirmeye devam edin.Suyu ilave edin ve pirinçler hafif diri kalacak şekilde pişirin.En son kuru baharatları ilave ilave edin vesoğumaya bırakın .Soğuduktan sonra maydanoz ve dereotunu ilave ilave edin ve bekletin. İç pilavı 12 enginara paylaştırın. İçlerini doldurun.Bir enginara iki yaprak gelecek şekilde enginarları bohça halinde sarın.Üzerini sıcak suda bekletilmiş Frenk soğanı veya taze soğan kullanarak bağlayabilirsiniz.Bohçaları tencereye dizin. Su,zeytinyağı, limon suyu, tuz ve karabiberi ayrı bir kapta karıştırıp enginarların üstüne dökün.Üzerini yağlı kağıt ve porselen tabakla kapatın ve enginarlar yumuşayıncaya kadar pişirin. Oda sıcaklığına geldiğinde yemek için hazırdır.

30 Mayıs 2013 Perşembe

HAVAİ FİŞEK FARKLI ŞEKİLDE NASIL PATLAR ?

Havai fişeğin rengini ve şeklini veren içindeki çeşitli kimyevi tozlardır.Havai fişeğin kapsülünün içindeki tozlar farklı şekil ve dizilerde yerleştirilerek, fişek patladığında farklı figürlerin oluşması sağlanır.Bu da genel olarak kapsülün içindeki tüpler arasına kağıttan bölmeler konarak yapılır.Gelişmiş modellerde kapsülün içine iki ayrı boşluk konarak, farklı patlama şekilleri ortaya çıkarılı.

PARMAK ÇITLATMAK ZARARLIMIDIR

Parmağın çıtlatılmasının nedeni eklemlerde birikmiş olan gazların yerinden çıkmasıdır ; bu gazlar çıktığında, eklem sıvısı daha geniş bir hareket alanı bulur ve eklemde bir rahatlama hissedilir.Ancak sık yapmak yumuşak dokunun zarar görmesine neden olabilir, bu da parmağın kavrama gücünü azaltır ve zarar verir.

BALIKLAR UYUR MU

Balıkların göz kapakları yoktur ve gözlerini kapatmazlar.Balıklları hep gözleri açık olarak gördüğümüz için hiç uyumadıklarını zannederiz.Oysa balıklar gözleri açık uyurlar.Ancak beyinlerindeki görme merkezi kapalıdır Yani balıklar da gözleri açık olarak, ama ama hiçbir şey görmeden uyurlar.

TÜKENMEZ KALEM NASIL YAZAR

Tükenmez  kalem mürekkep dolu bir tüp ile ucuna monte edilmiş bir bilyeden oluşur.Bilye, kalemin ucundaki sokete sıkıca oturmuştur.Bilye,sadece kağıdın üstüne akacak kadar mürekkebin akmasına izin verir.Tükenmez kalem kağıt üstünde hareket ettikçe, bilye yuvası içinde döner.Bu dönme ile tüpten aldığı mürekkebi kağıdın üstüne taşır ve  yazı yazmayı sağlar.Tükenmez kalemin mürekkebi, dolmakalem  mürekkebinden farklıdır.Daha kıvamlı bir mürekkep olup,boyama gücünü arttırıcı, karganlaştırıcı,koyulaştırıcı ve kurutucu maddelerle takviye edilmiştir.

İNCİ NASIL OLUŞUR

İnci, istiridyeler tarafından oluşturulur.Açılması son derece zor olan dış kabukları kalsiyum karbonatla çevrilidir.İstiridyeler içlerine kum,çakıl veya zarar verecek organizmalar girdiğinde bunlardan rahatsız olur.Bu gibi durumlardan korunmak için üzerini sedefle kaplamaya başlar ve inci olur.

29 Mayıs 2013 Çarşamba

ENGİNAR VE KENGER'İN KÖKENİ

Enginar ve yabani atası kenger yada deve dikenini Kuzey Afrika kökenli olduğu yapılan araştırmalarda ortaya çıktı.Mutfaklarımızda özellikle zeytinyağlısı yapılan enginarın karaciğere çok faydalı olduğu bir glikozit içerdiği tesbit edilmiştir. Günümüzden yaklaşık dokuz bin yıl önce Akdeniz bölgesine inen veyaygınlaşan enginara antik Mısır döneminde çorbası yapıldığı bilinmektedir.Bu muhteşem bitki 16.yüzyılın sonlarında İngiltere Kralı 8. Henry'in sofrasında vazgeçilmezlerinden biri.İspanya'dan Osmanlı İmparatorluğu'na göç eden Seferad Yahudileri arasında çok sevilen enginar, önce Ortaköy'de daha sonra Bayrampaşa'da yetiştirilmiştir.İzmir'in Urla ilçesinde tatlısı  da yapılan enginarın yabani versiyonu olan kengerden,Sivas Divriği'de meşhur kengeraşı yapılmaktadır.Soğan,salça ve bulgur ile yapılan yemek yörede zevkle yenir.Kenger bitkisinin kökünden elde edilen sakız, Orta Anadoluda peynir mayası olarak da kullanılır. Doğu Anadoluda da kengerin ise bir tür kahvesi yapılır.

Kiremit nasıl yapılır Çeşitleri

Kiremit, pişmiş kilden ya da betondan yapılan ve çatıları kaplamak için kullanılan küçük levhalardır. Elle yapılan kiremitler yumuşak kilin kalıplara basılarak şekillendirilmesiyle elde edilir; ama günümüzde kiremit genellikle makineyle yapılır. Makinede dikdörtgen kesitli bir yarıktan basınç altında geçirilen kil, yaklaşık 18 cm genişliğinde ve 1 cm kalınlığında bir şerit haline getirilir. Daha sonra bu şerit, kesilerek kiremit elde edilir. Son yıllarda beton kiremit üretimi de yaygınlaşmıştır {bak. Beton). Beton kiremit, Portland çimentosu, kum ve su karışımının kalıplara basılarak şekillendirilmesiyle yapılır. Renklendirmek için kullanılan boya, çimento ve kuma katılabileceği gibi sonradan kiremidin yüzeyine de sürülebilir.
Alman kiremidi de denen düz kiremitler dikdörtgen biçimindedir. Üst kenarının alt yüzünde iki çıkıntı olan bu kiremitlerin üzerinde boylu boyunca uzanan hafif bir çukurluk vardır. Çatıya döşenirken, üst kenardaki çıkıntılar çatı tahtalarına tutturularak kiremitler yan yana yerleştirilir. Her sıra kiremit bir sonraki sırada bulunan kiremitlerin yandan fazlasını örtecek biçimde, o sıranın üstüne bindirilerek dizilir. Bir sıradaki kiremitlerin yan kenarları (iki kiremidin yan yana geldiği ek yerleri), bir alt sıradaki kiremitlerin ortalarına gelir. Böylece üst sıradaki kiremitlerin aralarında aşağı sızabilecek yağmur suları, bir alt sıradaki kiremitlerin ortasındaki çukurdan akarak sonraki kiremit sırasına geçer. Böylece, çatıdan içeri su girmesi önlenmiş olur. Düz kiremitlerle örtülü bir çatının her noktasında en az iki kiremit, bazı yerlerinde de üç kiremit üst üste gelmiştir.
Bir başka kiremit türü, kesiti S harfine benzeyen Flaman kiremitleridir. Her kiremidin kıvrımı yanındaki kiremidin üstüne binecek biçimde yan yana dizilen Flaman kiremitlerinin aralarından su sızmaz. Her sıra bir alt sıranın üzerine biraz binecek biçimde dizilerek sıralar arasından su sızması da önlenir. Flaman kiremitleri çatılara değişik bir görünüm verir. Bunun yanı sıra, yağmur sularının sızmasını önlemek için üst üste gelmesi gereken bölümleri de çok azdır. Flaman kiremidiyle kaplı bir çatının çok az bir bölümünde iki kiremit üst üste gelmiştir; geri kalan bölüm tek kat kiremit kaplıdır.
Osmanlı kiremidi ya da alaturka kiremit denen, kesiti C harfine benzeyen kiremit türü, yan yana oluklar oluşturacak biçimde Çatıya dizilir. Olukların ek yerlerinden su sızmasını önlemek için, bir sıra kiremit ters olarak ek yerlerinin üzerine konur. Günümüzde en yaygın olarak makine kiremidi kullanılır. Bunların üzerinde birbirine geçen oluklar vardır. Birçok çeşidi olan makine kiremitlerinin Türkiye'de en çok kullanılanı Marsilya kiremidi denilen dikdörtgen biçiminde kiremitlerdir.

Zehirli Balık Çeşitleri Nelerdir


ELEKTRİK BALIĞI
Torpedo Marmorata,Zitterrochen,Torpille Marbree
Bir köpek balığı türüdür. Sıcak ve ılıman denizlerin 100 - 150 m'ye varan diplerinde fazla göç etmeden yaşar. Boyu 150 cm. olabilir. Genelde avlanmak için veya tehlike halinde 100-220 volt'a varan, insan için tehlikeli fakat öldürücü olmayan kısa süreli elektrik çarpması yapar. Bahar - yaz aylarında çiftleşerek ürer. Dişileri 14 - 15 canlı yavru yapar. Eti yenebilir, fakat ülkemizde fazla tüketilmez




Balıkçıların balon balığı kabusu  

Türkiyede İlk Sinama Nerede Açıldı



                        İlk salon “Milli Sinema” adıyla 19 Mart 1914 günü İstanbul Fevziye Kıraathanesinde açıldı. Murat ve Cevat Beylerin açtığı bu ilk Türk sinemasından 3.5 ay sonra da
Sirkeci’de ikinci Türk sinema salonu açıldı. 6 Temmuz 1914’te açılan bu sinemanın adı Ali
Efendi Sinemasıydı. Ali Efendi o zamanlar Sirkecide ünlü bir lokantanın sahibiydi ve İstanbul
Sultanisi’nden ayrılan Fuat Uzkınayın ısrarı ile Şakir ve Kemal Seden kardeşlerle sinemayı açtı.

Türkiyede ilk kadınlar Partisi Ne Zaman Kuruldu


 1972’de kurulan ve 1981’de cinsiyetçilik yaptıkları gerekçesiyle kapatılan Türkiye Ulusal Kadınlar Partisi 17 Kasım 1972 tarihinde Mübeccel Göktuna’nın başkanlığında
kurulan parti faaliyette bulunduğu 8 yıl boyunca örgütlenme eksikleri nedeniyle hiçbir seçime katılamamıştır.12 Eylül darbesinin ardından da askeri yönetim tarafından tüm dernek ve partilerin kapatılma süreciyle birlikte 16 Ekim 1981’de kapatıldı.

Türkçede İlk Polisiye Roman ve Yazarı Kimin


                                    TÜRKÇE İLK POLİSİYE ROMAN   ( PADİŞAHA İTHAFLI )
  
  
                    Türk edebiyatının ilk polisiye romanı Esrar-ı Cinayet  1884 yılında basıldı. Arap harfleriyle basılan kitabın yazarı ise ünlü romancımız Ahmet Midhat . Bilindiği gibi döneminin
en popüler yazarlarından biri olan Ahmet Midhat, yemek tarifleri ve gündelik hayata dair daha pek çok pratik bilgiye romanlarında yer vermesiyle ünlü. Türkçenin ilk polisiye romanı sayılan bu kitabında da dönemin hukuk sistemiyle ilgili pek çok ayrıntı aktardığı görülüyor. Gerçi bu
makul karşılanabilir ;  roman kahramanı Beyoğlu Mutasarrıflığı’nda görevli Osman Sabri
Efendi’dir. Bu kitabı özel yapan bir başka ayrıntı Ahmet Midhat Efendi adli çevreden birinin
maceralarını konu edindiği bu romanın, yayımlandıktan sonra başına iş açmasından çekinmiş
olmalı ki adli makamlara ve dolayısıyla padişaha övgüyü de içeren bir önsöz yazmış;
“Son dönemdeki adliye örgütü, velinimetimizin reformcu Padişah Efendi Hazretlerimizin
başarılı işlerindendir.”

Renegado Nedir Kimlere Denirdi


                                          
                                        “ RENEGADO “LARIN  TARİHTEKİ ÖNEMİ
  
                              Avrupalı Hıristiyanlar İslamiyete karşı verdikleri savaş sırasında Müslümanlığı seçenlere dönek,mürtet, dönme,hain anlamına gelen Renegado ismini takmışlardır. Bir Hıristiyanın din değiştirmesi ve Renegado olarak anılması gönüllü olabileceği gibi özellikle korsanlarca esir edilmesini takiben biraz zorunluluktan olurdu. Esir edilenlerin büyük bir kısmını korsanlar oluşturuyordu.Avrupalılar bu döneklerin insanlığın yüz karası olarak görüyor,dönmelerindeki nedenleri açgözlülük,çekememe,intikam gibi gerekçelerle açıklamaya çalışıyorlardı. Renegado korsanların birkaç yabancı dil biliyor olmaları, denizcilik bilgilerinin kuvvetli olması şüphesiz o dönem Osmanlı denizciliğine  de katkı sağlamıştır.

İsmet Paşanın Lozan Antlaşmasını imzaladığı Kalem



                             Kurtuluş savaşının ardından 24 Temmuz 1923’te Türkiye Cumhuriyet’inin
           Musul hariç, Misak-ı Milli sınırları içinde bağımsız bir devlet olmasını sağlayan Lozan
           anlaşması itilaf  Devletleri , diğer ilgili devletler ve Ankara Hükümeti arasında imzalandı.
           Mustafa Kemal (Atatürk) görüşmelerde Türkiye’yi temsil eden İsmet Paşa’ya (İnönü)
           imzayı atarken kullanması için altın kalem hediye etti. 11 Ağustos 1923’te  Lozan’dan
           dönen İsmet Paşa bu altın kalemi İstanbul Darülfünun’una, bugünkü İstanbul Teknik
           Üniversitesi’ne hediye etti.

Sultan Abdülaziz İntihar Etti mi

                            


          1876 yılında Osmanlı tarihinde bir ilk yaşandı.Meşruti rejime geçmek için kuvvet
          Komutanları, Mithat Paşa, Mütercim Mehmet Rüştü Paşa, Hüseyin Avni Paşa gibi üst düzey bürokratlar işbirliği yaparak rejimi değiştirmek için darbe yaptılar. Sultan Abdülaziz’i tahttan indirip yerine  V. Murad’ı geçirdiler. Tahttan indirilen Abdülaziz’in daha sonra her iki bileğini makasla keserek intihar ettiği iddia edilse de uzmanlar ağırlıklı olarak suikast ihtimali üzerinde durdular. Söz konusu makas Topkapı Sarayı Müzesi’nde muhafaza ediliyor.

23 Mayıs 2013 Perşembe

Gastrit Nedir Tanısı ve Tedavisi

GASTRİT NEDİR?

Gastrit midenin iç yüzünde bulunan mukoza tabakasının iltihaplanmasıdır. Erişkinlerde ileri yaşlarda olmak üzere tüm toplumda sık görülen bir rahatsızlıktır.
Çoğunlukla kronik (müzmin) gastrit görülür.
Ülsere göre daha yüzeysel bir hasar vardır. Fakat daha derinlere geçebilir ve ülser oluşturacak şekilde aşındırma yapabilir. Gastrit, çoğunlukla bakteriyel enfeksiyon sonucu oluşur. Yoğun antibiyotik tedavisi sonucu başarılı bir tedavi gerçekleştirilir.
Toplumda sık rastlanan bir mide rahatsızlığıdır. Belirti
vermeden de görülebilen bir hastalık olduğundan yaklaşık her iki yetişkinden birinde gastrit vardır.

GASTRİTİN NEDENLERİ
Şimdiye kadar bilinenler en önemli faktörlerin arasında, kronik H.
pylori enfeksiyonu dikkat çekmektedir. Bütün dünyada bu bakteriye rastlanır.
Gelişmekte olan ülkelerde en yüksek enfeksiyon oranına sahip hastalık yapan bir bakteridir. Amerikalı yetişkinlerin yüzde 50‘sinde görülmektedir. Yalnız bu bakterinin, çocukluk döneminde alındığı ve vücutta yıllar boyunca barındığı düşünülmektedir.
Beslenme alışkanlığı, gastrit oluşumunda önemli bir faktördür. Kötü beslenme, alkol kullanımı, doğrudan mide yüzeyini tahriş ederek gastrite neden olabilir.
Sigara kullanmak, mide üzerinde etkili olan siniri uyararak asit salgısını arttırır.
Fazla asit gastrite sebep olur.
Gastrite sebep olan önemli faktörlerden biri de strestir. Stresli kişilerde asit fazla salgılanır. Gastrite yakalanma riski artar.
Bazı ilaçlar mideyi tahrip edebilir. Aspirin
gibi asidik ilaçlar, romatizma ilaçları olarak kullanılan ağrı kesiciler, mideye zarar verir. Ayrıca böbrek ve karaciğer yetmezliği, solunum güçlüğü gibi rahatsızlıklar sonucu gastrit gelişebilir.


GASTRİTİN BELİRTİLERİ
Gastrit aniden oluşan, akut ve sürekli kronik olmak
üzere ikiye ayrılır.
Kronik gastrit, genelde çok az belirti verir ya da belirti vermeden seyreder. Uzun süren mide iltihabı vardır.
Karnın üst tarafında ağrı, mide bulantısı, kusma meydana gelebilir. Geğirti, iştah azalması, şişkinlik görülebilir.
Akut gastritte, midede yanma, basınç ve ağrı görülür. Hasta, aç karnına ağrının arttığını belirtebilir. Bulantı ve kusma, kronik gastritte olduğu gibi akut gastritte de vardır. İlaç ve alkol, mide yüzeyinde yaraya neden olur. Bu yaraların kanaması sonucu, mide asidi kanla karışabilir ve kusarken koyu renk bir kan gelir. Yine akut gastritin ağırlaştığı durumlarda dışkı siyahlaşır.


GASTRİT TANISI NASIL KONUR?
Öncelikle, bir gastroenterologa ya da
dahiliye uzmanına başvurmanız gereklidir. Hastalığın tanısını koymak için, hastanın öyküsünü dinlemek yeterli olabilir. Özellikle gençlerde, ilaç tedavisi ile mide asidi azaltılmaya çalışılır.
Kırk yaşını geçmiş kişilerde, teşhis koymak için endoskopi yöntemi uygulanır. Hastanın midesine, ucunda kamera olan ince bir boruyla girilir. Tv gibi bir ekrandan, doktor hastanın midesini görür ve midede sorun varsa teşhisi koyabilir. Etkili
ve güvenilir bir yöntemdir. Dil kökü ve küçük dil, spreyle uyuşturulur. Böylece hastanın midesi bulanmaz ve endoskopi yapmak kolaylaşır. Gerekirse tanı için hastadan parça alınır ve mikroskopik olarak incelenir.


GASTRİTİN TEDAVİSİ
Öncelikle şunu bilmek gerekir; gastrit, daha kötü
sonuçlara yol açabilen bir hastalık olduğundan mutlaka tedavi edilmelidir. Daha sonra eğer, gastritin sebepleri arasında bakteri yoksa tedavide, mide asidini azaltıcı ya da asidin etkisini yok edici ilaçlar hastaya verilir. Bu ilaç tedavisiyle birlikte, diyet tedavisi uygulanır. Midenin yüzeyini tahrip etmeyecek yiyeceklerle beslenmek gerekir. Eğer hasta, sigara ya da alkol kullanıyorsa, bunların bırakılması şarttır.
Gereksiz ilaç kullanımı, ağrı kesiciler, aspirin gibi ilaçlar mide asidini arttırır.
Hastaya, bu ilaçları kullanmaması tavsiye edilir.
Son yıllarda, gastritin nedenleri arasında H. Pylori adındaki bakterinin olduğu bilinmekte ve bu yüzden bu tedavilerin yanında, bakterileri yok edici antibiyotik tedavisi uygulanmaktadır.


MİDE RAHATSIZLIKLARINDAN
KORUNMAK İÇİN NELER YAPILABİLİR?
Doktorlar, az ama sık yemek
yemenin daha faydalı olduğunu düşünüyorlar. Fazla yemek yemek, midede yanma hissini arttırır. Mide yedikçe genişleyen bir organdır. Ayrıca, geceleri yemek yerseniz, mide gece boyunca çalışmaya devam eder ve yorulur. Sindirimin gerçekleşmesi için en az 3 saat gerekir. Bu yüzden uyku ve yemek arasında en az bu kadar süre olmasına dikkat edin.
Lokmalarınızın küçük olması, sindirimi kolaylaştırır ve midenin ağırlık hissini azaltır. Çiğnemeden besinleri yutmak sindirimi de zorlaştırır ve şişkinliğe sebep olur.
Çok sıcak ya da çok soğuk besinlerle beslenmek,
ayakta ya da hızlı yemek mideye zarar verir. Ilık besinler tercih edilmeli ve
yemeğe daha fazla vakit ayırılmalıdır.
Yemekten hemen sonra ağır egzersiz yapmak ya da uzanmak mide sıvısının, yemek borusuna çıkmasına neden olur. Mide sıvısı da asidik olduğundan yemek borusunda hasara neden olabilir.


HANGİ BESİNLER MİDEYE ZARAR VERİR?
Kafeinli içecekler ( kahve, kola, çay ) mideye zarar verir.
Asitli içecekleri, ki portakal suyu da buna dahil, midesi hassas
olanların içerken dikkat etmeleri gerekir. Gerekirse bir miktar su
katılmalıdır.
Yağlı yiyecekler,
(örneğin kızartma) mideyi çok yorar. Hazmetmesi zordur. Çok fazla yememeye özen gösterilmelidir. Ayrıca, soğan da mide asidini arttıran bir besindir. Mide rahatsızlığı olanların fazla yememesi gerekir. Gastritli hastalara, çikolata yemesi pek tavsiye edilmez. Çünkü, çikolatada yağ ve kafein miktarı fazladır.
Bunların dışında, alkol kullanmak (özellikle aç karnına) mide yanmasına neden olur.

Ayak Mantarı neden Olur Tanısı ve Tedavisi

AYAK MANTARI NEDİR TANISI TEDAVİSİ
Vücut yüzeyinde dermatofitler denilen, cildin üst tabakası, tırnak ve saç gibi yerlerde üreyen, küf benzeri mantarlarla infeksiyon olmasıdır. Geçiş genelde insandan insana veya hayvandan insana olabilir.

Nedeni
Mantar infeksiyonu her yaşta olabilir. Tinea capitis ( saç mantarı ), tinea cruris ( kasık mantarı ) ve tinea pedis ( ayak mantarı ), tinea barba ( sakal ), tinea unguim ( tırnak ) özel mantar infeksiyonlarıdır.

Şikayetler
Etkilenen bölgede kaşıntı, cilt lezyonları ve kızarıklık, halkasal şekilli lezyonlar, koyu veya açık renkli değişik alanlar gibi belirti ve şikayetlere neden olabilirler.

Tanı ve tedavi
Tanı esas olarak cildin görünümüne göre konur. Bazı mantarlar özel bir mavi ışıkla karanlık odada incelenirse floresan verirler. Kesin tanı mikroskopla alınan parçaların incelenmesi ile konur. Ciltten alınan kazıntı ayrıca laboratuara gönderilerek kültürde üremesi değerlendirilebilir. Tedavide kişisel bakım çok önemlidir. Deri temiz ve kuru tutulmalıdır. Ciddi ve uzun süreli infeksiyonlarda hekime başvurulmalıdır. Hekim sizin için ağızdan kullanılan veya cilde sürülen ilaçlar önerebilecektir. Tedavi edilmediği zaman üzerinde bakterilerin üremesi ile ikincil bakteriyel infeksiyonlar olabilir.

Önlem
Genel olarak iyi temizlik şartları infeksiyonu önlemeye yardımcıdır. Mantarlar bulaşıcı olduğu için elbise, saç fırçası veya kişisel kullanılan gereçler risk grubunda olan veya mantar geçiren insanlarla paylaşılmamalıdır.
AYAK MANTARI

Atlet ayağı olarak da adlandırılan bu mantar infeksiyonu, vücudumuzda zaten bulunan mantarların uygun ortamda hızla çoğalıp infeksiyona neden olması ile karakterizedir. (özelikle ayak parmakları arasında) .Diğer mantar infeksiyonları ile birlikte görülebilir ve Tinea infeksiyonları içinde en yaygın olanıdır. Sıkı ayakkabılar giyilmesi, cildin uzun süre nemli kalması, çok terlemek, küçük cilt veya tırnak sıyrıkları riski artırır.

Bulaşıcıdır. Direkt temas ile veya ayakkabı, duş, havuz zeminlerinden geçebilir.
Ayak mantarını önlemek için dikkat edilmesi gerekenler aşağıdaki gibidir.
Duş ve yüzmeden sonra ayak temiz, serin ve kuru tutulmalıdır.
Ortak kullanılan duş veya havuz gibi yüksek yoğunlukta mantar sporları içerebilecek yüzeylerde yalın ayak yürümekten kaçınılmalıdır.
En azından günde 1 defa çoraplar değiştirilmelidir.
Eğer risk taşıyan ortamlarda bulunuyorsanız veya yatkın grup içindeyseniz antifungal bir ilaç veya pudra kullanılmalıdır.
Havadar ve tercihen deri gibi doğal materyallerden yapılmış ayakkabılar tercih edilmelidir. 1 gün arayla değiştirilen ayakkabılar aradaki günlerde kuruyacağından ayak mantarından korunmayı sağlayacak bir yol olabilir.

BELİRTİLER NELERDİR?

En yaygın belirti ayak parmakları arasındaki derinin yarılması, tabak tabaka ayrılması, soyulmasıdır. Enfeksiyonlu bölge genellikle kırmızı ve kaşıntılıdır. Enfeksiyonlu bölgede yanma, acıma hissedebilir. Kabarcık, kabuklanma ve sızıntı oluşabilir.
TANI VE TEDAVİSİ NASIL OLUR?

Çoğunlukla cildin görünümünden tanı konur ama eğer test yapılırsa şu şekilde gerçekleştirilir.
Cilt kültürü, Biyopsi örneğini mikroskobik inceleme veya kimyasal maddelerle yapılan testlerle tanı konulur. Tedavide kişisel bakım çok önemlidir. Ayaklar özelikle parmak araları temiz ve kuru tutulmalıdır. Ayaklar en az günde 2 defa olmak üzere su ve sabunla yıkanmalı ayrıca dikkatli şekilde kurulanmalıdır. Ayrıca deriye sürülen veya ağız yoluyla alınana ilaçlar tedavi sağlar. Şiddetli enfeksiyonlarda mantarlı bölgede oluşan ikincil bakteriyel enfeksiyonları önlemek için antibiyotik tedavisi de gerekebilir.
Ayak mantarı zor iyileşebilir ve tekrarlayabilir. Uzun süreli tedavi gerekebilir.

 


Saç Biti Nedir nasıl Bulaşır Tedavisi



Saç Biti Nedir?Saç bitleri insan saçında yaşayan ve üreyen çok küçük , kanatsız, günde 2-8 kez kan emerek beslenen gri böceklerdir. Sirke denilen yumurtaları görmek bitin kendisini görmekten daha kolaydır ve genellikle enseye yakın, kulakların arkasında ve başın arkasında saç tellerine tutunmuş halde bulunurlar. Sirkeler kir veya kepek gibi yıkanarak temizlenemezler. Önce etkili bir ürün ile öldürülmeli, sonra bu amaç için yapılmış ürünün kutusundan çıkacak olan özel bir tarak ile saçtan temizlenmelidir.

Saç biti insan vücudu dışında yalnızca 48 saat yaşayabilir ve evcil hayvanlar üzerinde yaşayamaz. Sirkeler ise insan vücudu dışında kumaş ve battaniye üzerinde 10-15 gün canlı kalabilirler.


Nasıl Bulaşır?Bitlenmenin yaygın olarak düşünüldüğü gibi pislikle bir ilgisi yoktur; aslında bit temiz, sağlıklı saçı, kirli saça tercih eder. Yetişkin ya da çocuk, herkes bitlenebilir. En yaygın belirtisi, başın ve ensenin şiddetle kaşınmasıdır. Saç biti son derece bulaşıcıdır. Tarak, fırça, eşarp, yastık, şapka ve tüylü oyuncaklar gibi paylaşılan kişisel eşyalar ile yayılırlar. Tekrarlanan salgın riskini azaltmak için bu eşyaları paylaşmaktan kaçınılmalıdır.

Bitlendiğimizi Nasıl Anlarız?Bitlenmeyi gösteren ilk ipucu sık sık kafa derisinin kaşınmasıdır. Biti tespit etmek ve yayılmasını engellemek amacıyla, ensenin arka kısmındaki ve kulak arkasındaki saçlar dikkatle incelenmelidir. Bitler ışıktan kaçtıkları için, yalnızca saç kılına yapışmış küçük beyazımsı, oval yumurtaları (sirkeleri) görebilirsiniz.

İdeal Bir Bitlenme Tedavisi Nasıl Olmalıdır?Tek uygulama ile kısa sürede etki göstermeli.
Güzel kokulu, saçları dolaştırmayan, taramayı zorlaştırmayan, etrafa bulaşmayan, boyalı ve permalı saçlarda problem yaratmayan özelliklere sahip olmalı.
Kalıcı etkisiyle bitlerin saça tekrar yerleşmesini engellemeli.
Sadece bitleri değil,sirkeleri de yok etmeli.
Kullanıcı tarafından iyi tolere edilmeli, yan etkileri olmamalı.
Kullanıcıya toksik etkisi olmamalı
Bugüne kadar pek çok yolu kullanarak insanoğlu bitle mücadele etmeye çalışmıştır. Kötü kokulu gaz ve kimi zehirli maddeler içeren ilaçlar bunlardan bazılarıdır. Daha çok çocuklarda rastlandığı için tedavinin çocuklar için güvenli, yüksek oranda etkili, sadece bitleri değil yumurtalarını da öldüren bir bit ilacı ile yapılması gerekir.

Oysa günümüzde artık bu alanda kullanılan madde ve ilaçlarda büyük gelişmeler kaydedilmiş, hatta koruyucu etkili permetrin etken maddesi içeren ilaçlar geliştirilmiştir. Saç biti tedavisinin bitleri olduğu kadar yumurtaları da öldürmesi ve tekrar bulaşmayı önlemesi gerekir. Piyasada birkaç bit öldürücü ilaç vardır ve değişik şekillerde bulunmaktadır; şampuan, saç kremi gibi
.

22 Mayıs 2013 Çarşamba

Makale Nasıl Yazılır Özellikleri

Makale, herhangi bir konuda, bir görüşü, bir düşünceyi savunmak ve kanıtlamak için yazılan yazı. Gazete ve dergilerde yayınlanır. Bir gerçeği açıklamak, bir konuda görüş ve düşünceler öne sürmek ya da bir tezi savunmak, desteklemek için yazılan yazılara da "makale" denir.

== Özellikleri ==
Anlatım yalın ve yoğundur, nesnel bir nitelik taşır.
Öne sürülen düşünce ve tez kanıtlanır.
Söz oyunlarına başvurulmaz, süslü anlatımdan uzak durulur.
Her konuda makale yazılabilir.
Gazete, yazılı ve dergilerde yayımlanır.
Genellikle makale yazıları kısa ve öz olur

ağaçlar Ortalama ne kadar Yaşar


VİŞNE-40-50 SENE

FINDIK ORTALAMA:150-200 YIL
ASMA (ÜZÜM)EKONOMİK DEĞERİ 40-50 YIL
KİRAZ:60 -70 YIL
AYVA:50-60 YIL
ÇINAR-1000
KESTANE: 200-500 yıl yaşar
SEDİR-1000
KAVAK-SÖĞÜT:100-150yıl.
Meşe, ıhlamur, köknar 1000 yıl
KAYIN: 900 yıl
ZEYTİN: 400-500YIL
 ELMA, ARMUT 300 yıl
CEVİZ: 500 YIL
Vatanı, Güney Çin, Hintçini, Güney Japonya ve Formoza gibi uzak doğu olan, 40-50 m yüksekliğinde, tabii ormanlar meydana getiren büyük ağaçlar.

KAFUR ağacı uzun yıllar (2000 yıl) yaşar. Tropik bölgelerde kültürü yapılır. Ağacın yaprağında, gövde kabuğunda ve odununda bulunan yağ hücrelerinde Camphora (kafur) meydana gelir ve yaşlı gövdelerde yarıklar içersinde kristalleşir. Sonra dal ve gövdelerinin su buharı distilasyonu ile kafur elde edilir.
ÇAM: ağaçlarının yaşları yada ömürleri 100 ile 1000 yıl arasında değişmektedir. Ancak kimi türlerin yaşları çok daha uzun olabiliyor. Örneğin amerikadaki great basin bristlecone çam ağacının yaşı 4700 yıldan fazladır.dir.
 HURMA  ağacı ince uzun bir ağaçtır.Boyu 10-25 m arasındadır.Ağaç tacında 40-80 adet 2-3 m boyunda tüysü yapraklar vardır.Hurma ağacı yaklaşık 200 yıl yaşa
İĞDE  İğdegiller Elaeagnus ailesinin bir üyesidir. Avrasya kökenlidir. Kışın yapraklarını döker. Çalı veya ağaç türleri vardır. Uzun ömürlü değildir. 60-80 yıldan fazla yaşamaz.
ŞEFTALİ:Avrupa'ya İran'dan İspanyollar tarafından getirtilmiştir.Bu yüzden Romalılar şeftaliye "Prunus Persica" adını vermişlerdir.
Şeftali ağacı ortalama 30 yıl yaşar, çok uzun ömürlü bir ağaç değildir
BADEM ağaçları ortalama 50 yıl kadar yaşar. 100 yıl yaşayan ağaçlara da rastlamak mümkündür..

Mevlananın Ünlü Sözleri

Sevgide güneş gibi ol,
Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol,
Hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol.
  Öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründügün gibi ol.
♥ Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. N
ice elbiseler gördüm, içinde insan yok.
♥ Eşekten şeker esirgenmez ama eşek yaratılışı bakımından otu beğenir.
♥ Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.
♥ Leş, bize göre rezildir ama, domuza, köpeğe şekerdir, helvadır.
♥ Kuzgun, bağda kuzgunca bağırır. Ama bülbül, kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini keser mi hiç?
♥ Pisler, pisliklerini yapar ama sular da temizlemeye çalışır.
♥ Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür. Selviyi hür bir halde yücelten, kederi de sevinç haline sokabilir.
♥ Nasıl olur da deniz, köpeğin agzından pislenir, nasıl olur da güneş üflemekle söner?
♥ Akıl padişahı kafesi kırdı mı, kuşların her biri bir yöne uçar.
♥ Tövbe bineği, şaşılacak bir binektir. Bir solukta aşağılık dünyadan göğe sıçrayiverir.
♥ Korkunç bir kurban bayramı olan kıyamet günü, inananlara bayram günüdür, öküzlere ölüm günü.
♥ Kim daha güzelse kıskançlığı daha fazla olur. Kıskançlık ateşten meydana gelir.
♥ Dünya tuzaktır. Yemi de istek. İstek tuzaklarından kaçının.
♥ Irmak suyunu tümden içmenin imkanı yok ama susuzluğu giderecek kadar içmemenin de imkanı yok.
♥ Gürzü kendine vur. Benliğini, varlığımı kır gitsin. Çünkü bu ten gözü, kulağa tıkanmış pamuğa benzer.
♥ Eşeğe, katır boncuğuyla inci birdir. Zaten o eşek, inciyle denizin varlığından da şüphe eder.
♥ Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden, anlamaesından ileri gelir.
♥ Oruç tutmak güçtür, çetindir ama Allah'ın kulu kendisinden uzaklaştırmasından, bir derde uğratmasından daha iyidir.
♥ Birinin başına toprak saçsan başı yarılmaz. Suyu başına döksen, başı kırılmaz. Toprakla, suyla baş yarmak istiyorsan, toprağı suya karıştırıp kerpiç yapman gerek.
♥ Kabuğu kırılan sedef üzüntü vermesin sana, içinde inci vardır.
♥ Bilgi, sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır.
♥ Bulutlar ağlamasa yeşillikler nasıl güler?
♥ Bülbüllerin güzel sesleri beğenilir de bu yüzden kafes çeker onları. Ama kuzgunla baykuşu kim kor kafese?
♥ Meyve ekşi bile olsa, olmadıkça ona ham derler.
♥ Her dil, gönlün perdesidir. Perde kımıldadı mı, sırlara ulaşılır.
♥ Aşıkların gönüllerinin yanışıyla gözyaşları olmasaydı, dünyada su da olmazdı, ateş de.
♥ İki parmağının ucunu gözüne koy. Bir şey görebiliyor musun dünyadan? Sen göremiyorsun diye bu alem yok değildir.
♥ A kardeş, keskin kılıcın üzerine atılmadasın, tövbe ve kulluk kalkanını almadan gitme.
♥ O dağa bir kuş kondu, sonra da uçup gitti. Bak da gör, o dağda ne bir fazlalık var ne bir eksilme.
♥ Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra.
♥ Gördün ya beni gamdan başka kimse hatırlamıyor, gama binlerce defa aferin.
♥ Nefsin, üzüm ve hurma gibi tatlı şeylerin sarhoşu oldukça, ruhunun üzüm salkımını görebilir misin ki?
♥ Şu dünyada yüzlerce ahmak, etek dolusu altın verir de, şeytandan dert satın alır.
♥ Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.
♥ Sen diri oldukça ölü yıkayıcı seni yıkar mı hiç?
♥ Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.
♥ Ehil olmayanlara sabretmek ehil olanları parlatır.
♥ Leş, bize göre rezildir ama, domuza, köpeğe şekerdir,helvadır.
♥ Kuzgun, bağda kuzgunca bağırır.
♥ Ama bülbül, kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini keser mi hiç?
♥ Pisler, pisliklerini yapar ama sular da temizlemeye çalışır.
♥ Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür.
♥ Selviyi hür bir halde yücelten, kederi de sevinç haline sokabilir.
♥ Nasıl olur da deniz, köpeğin ağzından pislenir, nasıl olur da güneş üflemekle söner?
♥ Akıl padişahı kafesi kırdı mı, kuşların her biri bir yöne uçar
♥ Tövbe bineği, şaşılacak bir binektir.
♥ Bir solukta aşağılık dünyadan göğe sıçrayıverir.
♥ O beden testisi ab-ı hayatla dopdolu, bu beden testisi ise ölüm zehiri ile. İçindekine bakarsan padişahsın, kabına bakarsan yolu yitirdin.
♥ Genişlik, sabırdan doğar.
♥ Korkunç bir kurban bayramı olan kıyamet günü, inananlara bayram günüdür, öküzlere ölüm günü.
♥ Kim daha güzelse kıskançlığı daha fazla olur.
♥ Kıskançlık ateşten meydana gelir.
*Ben dostlarımı ne kalbimle nede aklımla severim.
Olur ya ...
Kalp durur ...
Akıl unutur ...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur ...

MEVLANA

KARBON CARBON ELEMENTİ HAKKINDA BİLGİ


KARBON CARBON ELEMENTİ HAKKINDA BİLGİ


Kimyasal bir eleman, Sembolü C, atom numarası 6, atom ağırlığı 12.010 dur. Tabiatta bileşikler halinde çok bulunur. Buna karşılık element halde çok az vardır. Saf karbon, elmas ve grafit halde bulunur. Maden kömürü, bileşimleri pek kompleks olan karbon bileşiklerinin karışımından ibarettir. Tabiatta çok bol miktarda bulunan karbon bileşikleri, bitki ve hayvanların vücut yapılarında vardır. Bu sebeple, karbon bileşiklerine “organik bileşikler” adı verilir. Karbon bileşiklerinden, kimyanın bir şubesi olan “Organik kimya” da söz edilir. Karbonun 500.000 den fazla bileşiği, organik kimyanın konusunu meydana getirir. Element halde karbon, elmas ve grafit halinde bulunur. Elmas ve grafit, ayni elementin iki ayrı şekli olduğundan bu iki şekle birbirinin “allotropu” da denir. Karbon, elmas ve grafitin dışında amorf (şekilsiz) halde bulunur. Bitki ve hayvan vücudunu meydana getiren bütün maddelerde karbon bulunduğundan, bunların yanması ile karbonun bir kısmı kömür yada şekilsiz karbon halinde kalır. Kok, odun kömürü, hayvan kömürü aktif kömür, ise amorf karbonun değişik şekilleridir.Değişik şekilleri olmakla beraber, karbonun hepsinin eşit bir özelliği vardır. Bu maddelerin hepsi pratikçe ergimez ve buharlaşmaz. Bu maddeler, yalnız karbon atomlarından meydana gelmiştir. Bu sebeple, ağırlıklarında bir değişiklik olmaksızın, bir halden diğer hale geçebilirler. (Teknikte bu özellikten istifade edilerek, kok, kuvars tozu ile elektrik fırınlarında ısıtılır ve grafit elde edilir).


Karbon, yüksek sıcaklıklarda oksijen ile birleşerek karbon monoksit ve karbondioksiti meydana getirir. Metal oksitlerden de ısı yardımı ile oksitleri alarak metalleri açıkta bırakır. Bu bakımdan teknikte en tanınmış indirgenlerden biridir .

Müren Balığı Nerede Yaşar Zehirlimidir

Yüz yirmiye yakın türü olan müren balıklarının boyları 15 santimden 3 metreye kadar değişir. Tropik ve astropik denizlerde 45 metreye kadar olan derinliklerde kaya kovuklarında, mercan resiflerinde ve mağaralarda yaşarlar. Müren balığının gövdesinin Ön kısmı ve kafası, gövdenin diğer tarafına oranla daha iri ve geniştir. Türlerin çoğunda, çenelerde sıra halinde çok sivri dişler vardır. Bazı türlerin damağında sivri bir diş bulunur.

Müren balığının derisi çok kalın ve gözle görülmeyecek derecede küçük pullarla kaplıdır. Bunlar deriye iyice intibak etmiştir. Solungaç boşluğunun yarığı ufaktır. Kafa sivri olup gözler ufaktır.
Karın yüzgeci teşekkül etmemiştir. Buna karşılık sırt yüzgeci kafanın ortasından başlar, gövdenin üçte birlik bölümüne kadar yükselir, kuyruğa doğru devam edip anüs yüzgecinin uzantısıyla birleşir. Bu nokta kuyruk yüzgecini teşkil eder.

Müren balıklarının bazı türlerinin rengi koyu ve donuktur. Bunlar kirli yeşil, kahverengi ve grimsidir. Bazı türlerinin renkleri ise parlaktır. Beyazımsı olan bu balıkların üzerinde kırmızı benekler, sarı-yeşil çizgiler bulunur. Kırmızımsı kahverengi olanların üzerinde beyaz benekler, çizgilerin oluşturduğu şekiller, koyu renk lekeler vardır. Saldırgan balıklar arasında sayılmakla beraber üzerine gidilmediği ve rahatsız edilmediği sürece saldırmaz. Kovuğundan kafasını çıkarıp sonra tekrar içeri sokar. Bu balığın adı hak etmediği kadar kötüye çıkarılmıştır. Denizde yüzenlere, dalgıçlara, resiflerde ıstakoz, iri tarak ve diğer kabukluları toplayanlara saldırdığı söylenmiştir. Aslında gerçek başkadır. İnsanlar müren balığından ne kadar kaçmaya çalışıyorsa, balık da insanlardan o derece uzaklaşmak ister. Ancak bir köşeye sıkıştırıldığı veya zıpkınlandığı zaman saldırır ve kaçabilmek amacıyla müthiş bir güçle insanı ısırır. Bu tür karşılaşmalar sonucu ciddi yaralar alan kişilerin tedavileri uzun sürer. Balığın dişlerinin dibinde zehirli maddeler bulunduğu için yaralarda kolaylıkla iltihaplanmalar olur. Müren balığı saldırırken zehirli bir yılan gibi davranır. Kafasını ve gövdesinin ön kısmını kaldırır ve aşağı doğru vurur. Bunu hem denizde hem de gövdesinin ön kısmı sudan çıkarıldığı zaman yapar

Zerdeçal nasıl Kullanılır Faydaları

Şifalı bitkiler Şu anda en revaşta Kullanılan ve fayda beklenen Halk ilaçlarıdır. Zerdeçal de bunlardan biridir. peki nedir bu zerdeçal ?

Zerdeçal: (zerdeçöp , zerdeçal , safran kökü, sarıboya, zerdeçav, hint safranı, CURCUMA LONGA L., Zingiberaceae) polifenolik bir bileşiktir
Hint safranı olarak da bilinen zerdeçal ,özelikle Pakistan Çin, Hindistan gibi ülkelerde yetiştirilmektedir. Tropik ülkelerde kültürü yapılmaktadır. Ülkemizde ise yetiştirilmemektedir.

İnsanlar genelde Zayıflamak amacıyla kullanmaktadırlar.

Köri tozunun temel öğelerinden olan zerdeçal Batıda daha çok baharat olarak kullanılmasına rağmen Asyada uzun zamandan beri doğal ilaç olarak kullanılmaktadır.
Etken maddesi curcumin olan zerdaçalın 3 gramında yaklaşık olarak 30 ila 90 mg curcumin bulunur. Zerdeçalın kullanılan kısmı toz haline getirilmiş köküdür. (zerdeçal tozu)
Peki Zerdaçalın Faydaları Nelerdir?
Antioksidan etkilidir. Curcuminin antioksidan etkisinin E ve C vitaminlerinden daha güçlü olduğu görülmüştür.
İltihap giderici bir özelliği vardır.
Zerdeçal karaciğer için yararlıdır. Karacigeri güçlendirir ve karaciğerden toksinlerin atılmasına yardım eder.
Solunum yolu enfeksiyonların tedavisinde yararlanılır.
Curcumin kansere karşı koruma sağlar ve tümör hücrelerinin çoğalmasını engelleyici özelligi vardır.
Yapılan araştırmalarda cilt kolon,ve gögüs kanseri için faydalı olabileceği görülmüştür.
Safra kesesi ve safra yollarının fonksiyonel hastalıklarına karşı etkisi zerdeçal yararları arasındadır.
Deneysel çalışmalarda zerdaçalın kolesterolü azaltıcı etkisi belirlenmiştir.
Kalp hastalıklarını önleyebileceği yine yapılan araştırma sonuçlarından biridir.

Zerdeçal kullanımı hazmı kolaylaştırır.
Sigaranın verdigi zararları önemli ölçüde azaltabileceği yapılan bir çalışmada görülmüştür.
Haricen deri rahatsızlıklarında yararlıdır.
Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde zerdeçalın Kistik fibroz tedavisinde önemli fayda sağlayabileceği gösterilmiştir.

Zerdeçal Nasıl Kullanılmaktadır ?

Zerdeçal bal ile karıştırılıp ya da yemeklere katılarak kullanılabilir.
Kapsül halinde günde 1-3 tablet alınır.
Bunları uyguladıktan sonra ki durumunuzu Yorumlarla belirtirseniz diğer insanlara da yardımcı olursunuz. Yorum yapmaktan kaçınmayınız…

Çeşitli hastalıklarda zerdeçal

Antiioksidan/zerdeçal
Zerdeçal en etkin ve en yaygın kullanılan antioksidanlardan biridir.
Zerdeçal/enflamasyon
Yapılan araştırmalar zerdeçalın lökotirien, prostaglandin, tumor nekroze edici faktör ve interlökin-12 gibi iltihap oluşturan kimyasal maddelerin ortaya çıkışını geciktirip hafiflettiğini göstermiştir.

Solunum yolu enfeksiyonlarına zerdeçal Faydası

Zerdeçal antienflamatuar ve antioksidan etkileri ile solunum yolu enfeksiyonlarınada (üst solunum yolu enfeksiyonu, astım, bronşit, sinüzit) yaygın olarak kullanılan bir halk ilacıdır.

Zerdeçalın kansere faydası

Zerdeçalın aktif maddesi curcumin hem kanserin korunmasını sağlar hem de bazı kanserlerde tedavi edici olarak kullanılmıştır Tümör hücrelerinin üremesini engeller ve toksik yan ürünlerini azaltır .

Zerdaçalın Alzheimer tedavisindeki faydası

Zerdeçal antioksidan ve antienflamatuar etkileri ile Alzheimer hastalığına gidişi engellemektedir. Zerdeçalın beta-amiloid plaklarının gelişimini yavaşlattığı da gösterilmiştir.
Diğer hastalıklarda etkisi

Zerdeçalın başta mültipl skleroz , katarakt oluşumu, karaciğer hasarı, enfarktüs ve felç olmak üzere çeşitli hastalıklar üzerine olumlu etkileri olduğuna ilişkin çok sayıda çalışma vardır.

Yüzüğün Tarihçesi İlk Yüzüğü kim Takmış




Yüzük tarihimizde erkeklerin ve kadınların ortak kullandıkları bir takı.

Yüzüğün kullanılması m.ö. kadar gidiyor ve her kültürde yeri var.
Mısırlılar, Romalılar, Bizanslılarda değişik figürlerde kendi kültürlerini yansıtan çeşitli motifli ve figürlü yüzükler yapmış.
Romalılar döneminde yılan figürlü yüzükler modaymış ve ilk demirden yapılmış evlilik yüzüğü alyansı da Romalılar kullanmış.
Alyans dilimize İngilizceden geçmiş,"Alliance: anlamı ittifak yapma, birbirinin müttefiki olma"
9.Yüzyılda Papa'nın emri ile söz yüzüğü takılmaya başlanmış.
Parmaklarımızdan birisine ismini veren yüzük, alyans olarak 2.Ramses'in karısı Nefertari tarafından yüzük parmağımıza takılmış,sadece o parmağımızdan kalbimize giden bir aşk damarının olduğunu (Vena-Amoris) o tarihlerde biliniyormuş.
Helenistik dönemde yüzüklerin üzerine değerli taşlar konmaya başlanmış ve
ayak parmağına yüzük takılması Hindistan'dan öbür ülkelere yayılmış.
Bazı krallar da yüzüklerini mühür olarak kullanmışlar ve yüzük statüyü temsil etmiş.
Bizim tarihimizde Yıldırım Beyazıt Ankara savaşında Timur'a esir düşünce yüzüğünün içinde ki zehiri içerek hayatına son verdiği rivayet olunur.
Hz.Ali ve Muaviye arasında geçen hakem olayında yine yüzük sembolik olarak başroldedir ve yüzük Halifeyi tayin etmiş.
Bundan 20,25 yıl önceleri kredi kartları olmadığı için bazı erkekler altından yapılmış büyük ve abartılı yüzükler takardı ve bu yüzükler parasız kaldıkları zamanlarda kredi kartı görevi yapıyordu.
Günümüzde bitirdiği okulu veya mensup olduğu kurumu simgeleyen yüzükler takan kişiler oldukça fazladır.
Parmakta ki güzel bir yüzük hemen dikkat çeker ve ellerin güzelliğini ön plana çıkarır.
Hepimizin yüzük takmak için kendimize göre şöyle veya böyle bir nedenimiz vardır.
Bazı kişiler yüzüğünün üzerinde ki taşın kendisini nazardan koruduğunu, kimileri yine yüzüğünün kendisine şans getirdiğini veya stresini aldığını vs, vs.
Yüzük tabi ki zenginliğin sembolü olarakta takılmakta, tek taş dediğimiz paha biçilmez taşlardan elmas, yakut gibi.
Bilim kurgu filmlerinde sıkça gördüğümüz lazer ışınları çıkaran yüzükler iler ki yıllarda
Parmaklarımız da yerini alacak gibi görünüyorlar.
CENGİZ DAMAR