19 Haziran 2013 Çarşamba

GÖKÇEADA' DA YAŞAM

Türkiye'de güneşin en son battığı yer olması kadar yine ülkemizdeki en yeşil ada olma unvanına da sahip. Halen doğal ve tarihi dokusunu koruyabilen Gökçeada,balıkseverler için en lezzetli tatil mekanlarından biri..Hemeros'un İlyada'sında kayalık olarak bahsettiği İmroz, 1970'lerden bu yana Gökçeada ve kesinlikle kayalık değil. Doğal yaşamının zenginliği ve su kaynaklarının bolluğu sebebiyle, organik tarım için seçilmiş bölge. Temiz denizi hem yüzmek hemde dalmak için ideal, adada dalış dersleri alma imkanı var,  en azından bir kerelik keşif dalışı denenebilir. Çüünkü Türkiye'nin ilk sualtı parkı dayine bu adada 'ilk'lerle ve 'en'lerle dolu bu adaya hem karadan, hem havadan gitmek mümkün. Kendine ait havalimanından yaz aylarında İstanbul-Gökçeada arası tarifeli seferler yapılıyor.Bunun dışında toplu taşıma araçları ada içi ulaşımı sağlıyor.Ada turizm açısından son yıllarda hareketlense de yine de Gökçeada sakin bir aile adası. Yaygın olarak ev pansiyonculuğu yapılıyor. Restoranlar daha çok ada halkına hizmet vermek üzere aileler tarafından işletiliyor. Zeytincilik kökeni çok eskilere dayanan bir uğraş. Adada 300-400 yıllık zeytin ağaçları bile var, zeytin olurda zeytinyağı olmazmı, ada organik tarımda olduğu kadar bu konuda da iddialı... Adanın bazı ürünleri İstanbul Nişantaşında her hafta kurulan organik pazarda bulunabiliyor. Yeme-içme üzerine Gökçeada'ya dair ne söylense az. Serbest hayvancılık adada çok yaygın ve bozulmamış doğası etlerinin tadına yansımış. Ada hayvanlarının etlerinden yapılan rt yemekleri son derece leziz. Konaklama fiyatlarının Ege'nin pek çok tatil yöresine kıyasla daha ucuz olduğu söylenebilir. Yalnız adanın bir gece hayatı yok, oldukça sakin hatta o kadar sakin ve doğal ki, bir cittaslow şehri...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder