30 Ağustos 2013 Cuma

AKTÖR KİME DENİR ? AKTÖRLÜĞÜN TARİHÇESİ.


Genel olarak tiyatroda, sinemada herhangi bir oyunu oynayan erkek oyuncudur. Kadın oyuncuya da aktris denir. Aktörler, oynadıkları eserlere göre ya konuşurlar, ya şarkı söylerler ya da fikirleri hareketleriyle gösterirler. Sahnenin ilk yurdu sayılan Yunanistan'da aktörlük, şerefli bir meslekti. Eski Yunan sahnelerinde
kadınlar sahneye çıkmaz, erkekler maske takarak kadın rollerinde oynarlardı. Eski Yunanistan'da aktörlüğe verilen değer yüzünden piyes yazan şairler, Atinanın en önde kişileri arasında yer alır, en gözde yurttaşlar bile sahnede rol alırlardı. Fakat zaman geçtikçe bu önemlerini, haklarını kaybettiler. Küçük Asya ve Afrika'da gezici tiyatrolarda oynamaya başladılar. Aktörlük Yunanlılarda şerefli bir meslek olmasına rağmen, Romalılarda kölelerin bir mesleği şeklinde görülmeye başlandı. En ünlü aktörün bile yurttaşlık hakkı yoktu.
Orta çağda, hıristiyanlığın ilerlemesi ile aktörlük daha zor bir duruma düştü. Aktörler afarozla cezalandırıldığı gibi, çeşitli baskılar altında ezildiler. Yalnız zaman geçtikçe aktörleri koruyan bazı krallar aracılığı ile aktörlük saygı gören bir meslek olmaya başladı. Fransa'da Louis XIV. ün aktörleri koruması ve büyük Fransız yazarlarının eserlerini desteklemesi, modern tiyatro anlayışının doğmasına ve aktörlerin şerefli insanlar olarak
sayılmasına sebep oldu. İngiltere'de de kilisenin baskısı giderilerek ünlü aktörler yetişmiş oldu. Bugün medeni dünyada aktörlük şerefli, büyük kazanç getiren ve herkes tarafından iyi olarak kabul edilen bir meslekti. Bizdeki aktörlüğe gelince, normal tiyatro anlayışının yerleşmesinden önce bir çeşit tiyatro sayılan Karagöz ve orta oyununa çıkanlar, din adamları tarafından iyi karşılanmamıştır. Avrupa'nın etkisi altında bizde tiyatro başladığı zaman ise, sahneye ilk Ermeniler çıkmıştır. Türk ve müslüman olanlardan sahneye çıkanlar adlarını değiştirmek zorunda kalmışlardır. Hatta bu baskılar yüzünden aktörün mahkemelerde şahitlikleri tanınmazdı. Fakat, zaman geçtikçe Güllü Agop, Fasülyeciyan, Karakaş, Kızkardeşler gibi Ermeni aktörlerden sonra Necip, Fehim, Hamdi gibi Türk ve müslüman aktörlerin sayesinde sahnemiz yavaş yavaş gelişmiş, Birinci Dünya Savaşından sonra Afife, Bedia gibi ilk kadın sanatçıların da sahneye çıkmaları sonucu medeni bir 
meslek olarak kabul edilmeye başlanmış, Naşit ve Hazım gibi sanatkarlarla büyük gelişmeler kazanmıştır.
Cumhuriyetin kurulmasıyla da tiyatro sanatına önem verilmiş, aktörlük şerefli bir meslek olarak kabul edilmiş
ve aktörler devlet eliyle yetiştirilmeye başlanmıştır.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder