12 Ağustos 2013 Pazartesi

AŞIK VEYSEL ŞATIROĞLU KİMDİR * HAYATI

 Âşık Veysel Şatıroğlu (1894-1973). Genellikle saz çalıp doğaçtan şiirler söyleyen ya da halk öyküsü anlatan kişiye aşık ya da halk şairi denir. Aşık Veysel de böyle bir halk şairidir. Aşık Veysel Şatıroğlu yoksul bir çiftçi ailesinin çocuğu olarak Sivas'a bağlı Şarkışla ilçesinin Sivrialan köyünde doğdu. Henüz yedi yaşındayken geçirdiği çiçek hastalığı yüzünden bir gözü görmez oldu; öteki gözünü de bir kaza sonucu yitirdi. Avunması için eline verilen sazı çalmayı kısa zamanda öğrenerek türkü söylemeye başladı. Divriği'nin Çamşıh yöresinden Ali Ağa, saz ve söz bilgisini geliştirmesinde ona yardımcı oldu. Çevresinde köklü bir âşıklık ve halk müziği geleneğinin olması zamanla Veysel'de de deyişler söyleme isteği uyandırdı. Gezgin halk şairi geleneğine uyarak 1928'de yöredeki köy, kasaba ve kentleri dolaşmaya başladı. Âşık Veysel 1931 yılında Sivas'ta düzenlenen Halk Şairleri Bayram'ında adını daha geniş bir çevreye duyurma olanağı buldu. Cumhuriyet'in onuncu yıldönümünde yazdığı "Destan"ı büyük ilgi gördü. Atatürk tarafından da çok beğinilen bu şiiri okumak amacıyla yaya olarak üç ayda Ankara'ya gitti. Burada devletin ileri gelenleri ile aydınların ilgisini çekti. Bu yıllarda büyük kentlerde saz çalıp, şiir söyleyerek türkü okuyan Âşık Veysel, halk edebiyatına ilgi duyan aydınların da yardımıyla bilgi ve kültürünü artırdı. Art arda yaptığı radyo programlarıyla geniş halk kitleleri tarafından tanınıp sevildi. Halkevleri Genel Merkezi'nin çıkardığı ve çifteler köy enstitülerinde halk türküleri ve saz öğretmenliği yaptı. Türk diline katkıları nedeniyle, 1965'te Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından aylık bağlanan Âşık Veysel, doğduğu köy olan Sivrialan'da 21 Mart 1973 yılında öldü. Anısını yaşatmak amacıyla köyüne bir anıt dikilmiş ve doğduğu ev müzeye dönüştürülmüştür. Doğa, aşk ve toplumsal konular üzerine deyişleri olan Âşık Veysel hemen hemen bütün şiirlerinde yalın bir dilin en yetkin örneklerini vermiştir. Günlük konuşma diliyle söylediği şiirlerinden yöresel dilin özelliklerinide korumuştur. Görmemesinden kaynaklanan eksikliği çok zengin bir dil ve duygu yoğunluğuyla aşmasını bilmiştir. Şiirlerinde
yaşamı aydınlık ve iyimser bir tavırla yorumlar. Kimi şiirlerinde demokrasi ve yurt sevgisini, kimi şiirlerinde kardeşlik ve barış duygusunu işler." Benim sadık yarim kara topraktır" dizesiyle de doğaya olan bağlılığını ve dostluğunu çarpıcı biçimde dile getirmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder