14 Temmuz 2013 Pazar

FATİH SULTAN MEHMED VE İSTANBUL


II. Murad ile Hüma Hatun'un oğlu olan Fatih Sultan Mehmed, 30 Mart 1432'de Edirne'de doğdu. 1444'te, daha çocuk yaştayken Manisa Sancak beyliğine atandı. Aynı yıl, babası tahttan çekilince Edirne'ye giderek tahta çıktı. Daha ilk günlerde önemli iç ve dış sorunlarla karşılaştı. İktidarı fiilen elinde tutan Türk kökenli Sadrazam Çandarlı Halil Paşa ile II. Mehmed'in etrafında toplanan Zağanos ve Şihabeddin paşalar gibi devşirme devlet adamları arasında çekişme başladı. Edirne'de Hurufiler ayaklandı ve büyük yangınlar çıktı. Bir Haçlı ordusu, Tunayı aşıp Varna'yı kuşattı. Oğlunun çaresiz kalması üzerine II. Murad, Kasım 1444'te Edirne'ye dönerek ordunun başına geçti. II. Murad'ın yönetimindeki Osmanlı Ordusu, Varna Savaşın'da büyük bir zafer kazanarak Haçlı Ordusunu neredeyse tümüyle imha etti. Bu zaferin ardından II. Murad yeniden Manisa'ya çekildi. Savaş sırasında Edirne'de olan II. Mehmed de böylece tahtta kaldı. II. Murad'ın Manisa'ya dönmesinin ardından Sadrazam Çandarlı Halil Paşa ile Zağanos ve Şihabeddin paşalar arasındaki amansız güç mücadelesi sürdü. Halil Paşa, II. Murad'ın yeniden tahta geçmesini sağlamak için yollar aramaya başladı. Edirne'ye dönmesi için II. Murad'a mektup gönderdi. Buçuk tepe Olayı olarak bilinen yeniçeri ayaklanmasının el altından destekledi. II. Murad, sonunda Edirne'ye dönerek Mayıs 1446'da tahta geçti. II. Mehmed'i de Zağanos ve Şihabeddin paşalarla birlikte Manisa'ya gönderdi. Çandarlı Halil Paşa'nın girişimleri sonucunda tahtını yitiren II.Mehmed, tahtını yeniden elde etmek için yaklaşık beş yıl beklemek zorunda kaldı. Babasının ölümü üzerine, 18 Şubat 1451'de, Edirne'de ikinci kez tahta çıktı. İstanbul'u alma düşüncesi doğrultusunda planlar yaparken, öte yandan otoritesini pekiştirmeye çalıştı. Cülüş bahşişini bahane ederek ayaklanan yeniçerileri, Buçuk tepe Olayının intikamını alırcasına sert yöntemlerle cezalandırdı. Ardından, Yeniçeri Ocağını güçlendirmeye yönelik yenilikler gerçekleştirdi. II. Mehmed, Avrupa ve Asyayı birleştiren kültür merkezi İstanbul'u almadan Osmanlı egemenliğinin daha fazla genişlemeyeceğini düşünüyordu. Bunu gerçekleştirmedikçe de  Rumeli ve Anadolu topraklarını birleştirmesi mümkün görünmüyordu. Bu düşüncesi devşirme kökenli paşalarca desteklenirken Sadrazam Çandarlı halil Paşa'nın başını çektiği Türk yöneticilerce bunun bir girişime dönüşmesi engelleniyordu. Çandarlı düşüncesinde olanlar, yeni bir Haçlı seferine yol açacağı gerekçesiyle Bizans'ın başkentinin alınmasına şiddetli karşı çıkıyorlardı. Bu tutumları, II. Mehmedde ihanet kuşkusu uyandırıyor, Türk beylerinin yönetimdeki sonlarını hazırlıyordu. II. Mehmed, bütün bu gelişmelere karşın, İstanbul'un fethine ön hazırlık olarak, İstanbul Boğazı'nı denetim altında tutmak amacıyla Rumeli hisarını inşa ettirdi. Yeni bir donanma kurarak, geniş çaplı toplar döktürdü. 1453 yılına girildiğinde, İstanbul'un fethi için bütün hazırlıklarını tamamlamış bulunuyordu. II. Mehmed, İstanbul'u Nisan'da kuşattı ve şehrin surlarını altı gün boyunca topçu ateşine tutturdu. Osmanlı gemileri, kuşatmanın 18. gününde Haliç'e girmeyi başardı. İstanbul'un fethinin siyasi açıdan bir hata olduğunu savunan Çandarlı Halil Paşa'nın tutumunu sürdürmesi üzerine, II. Mehmed, zağanos Paşayı son saldırının hazırlıklarını yapmakla görevlendirdi. Genel saldırının komutasını doğrudan üstlenen II. Mehmed, 29 Mayıs 1453'te, İstanbul'u ele geçirdi. Osmanlı tarihinde önemli bir dönüm noktası olan bu olaydan sonra, II. Mehmed <<Fatih>>  unvanıyla anılmaya başlandı. Bazı tarihçiler bu fethin Orta çağı sona erdirerek yeni bir çağı başlattığını kabul ederler., Fatih'i de <<Çağ açan hükümdar>> olarak tanımlar.
İstanbul'un fethi Osmanlı tarihinde bir dönüm noktası oldu. Fetih öncesi Bizans ile muhtemelen ilişki kurmuş olan Çandarlı Halil Paşa ise, 31 Mayıs'ta Yedikulede zindana atıldı; 19 Temmuz'da da idam edildi. Fatih Türk kökenlileri yönetimden uzaklaştırarak malların el koydu. Devletin kilit noktalarına ağırlıklı olarak devşirmeler yerleştirdi. Eski İslam imparatorluğu toprakları Mısır'da Memlukların, İran'da Timurluların elinde olduğu halde, Fatih, İslam dünyasının en büyük hükümdarı durumuna geldi. İstanbul'u iktisadi, siyasi ve kültür merkezine dönüştürmek için harekete geçti; tüccarları şehre çekmek amacıyla vergi muafiyeti getirdi, tüccar ve zanaatkarlara ayrıcalıklar tanıdı. Bir kaynağa göre Fatih'in ölümünden üç yıl önce, 1478'de İstanbul ve Galata'da 16.324 ev ve 3.927 dükkan vardı. İstanbul gelişmesini hızla sürdürerek 50 yıl sonra Avrupa'nın en büyük şehri oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder